SELAMUN ALEYKÜM

İnşaallah istifadeye medar olur!!!!!!

24 Eylül 2011 Cumartesi

Çocuklar cennete siz cennete...


Ebeveynlere, bilhassa muhtereme vâlidelere öyle muazzam bir şefkat ihsan edilmiş ki, şefkat sahibi anne veya babanın evladının zararına olabilecek bir fiile teşebbüs etmesi normalde mümkün görünmüyor. Hâlbuki ‘suiistimaller asrı’nda yaşamakta oldduğumuzu unutmayalım! Her şey gibi o hârika ‘şefkat’ hissi de suiistimal ediliyor şimdilerde. Ve neticede evlâdının hayrını düşündüğünü zanneden anne babalar, Allah korusun, hakikatte, gafletle evlatlarının zararına kürek çektiklerini göremeyebiliyorlar.

Şefkat suiistimalinin tabii neticesi olarak da beraberliklerin, saadetlerin dünyaya münhasır kılındığı bir fasit anlayışa ve inanışa kurban gidiyor çocuklarımız. Ahmed Husrev Altınbaşak Hazretleri’nin şu sözü hiç aklımdan çıkmıyor: “Çocuklar cennete, siz cennete; çocuklar cehenneme, siz de!”


“Aman oğlum paşa olsun!”, “Aman kızım doktor olsun!” deyip de, çocuklarımızı Yaratanından, Peygamberinden, kendinden habersiz yetiştirdiğimiz takdirde oğlumuzun da kızımızın da kendimizin de canlarımızı cehenneme ısmarlamanın tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuzu hatırımıza getirebiliyor muyuz acaba?


“Ey îmân edenler! Kendinizi ve âilenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (66/6) emri bize îmân ettikten sonra yapmamız gereken ilk vazifeyi bildiriyor: Îmânın muktezası olarak kendisini ve âilesini, evlâdü iyâlini ateşten korumak için tedbirler almak. Özellikle çocuklara yine çocukluk çağında yapılan telkinler ve terbiyeler yukarıdaki emr-i ilâhiye uymak açısından çok mühim. Çünkü bir insan hayatı boyunca teşhir ettiği huy ve karakterin ve dahi inançların temel derslerini annesinden ve babasından alır. Maneviyata kapıların ardına kadar açık olduğu çocukluk çağında manevî terbiyeden mahrum bırakılırsa çocuklar, daha sonraları uhrevî saadetini temin edecek manevî olgunluk mertebelerine erişmesi o kadar kolay olmaz.



Hazreti Peygamber (asm) da “Her çocuğu annesi fıtrat üzere dünyaya getirir. Sonradan ebeveyni onu Yahudi, Hıristiyan veya Mecusî yapar. Eğer ana-babası Müslüman iseler çocuk da Müslüman olur” derken elbette dinin veya inançların biyolojik bir kalıtımla baba ve anneden çocuğa geçtiğini ifade etmiyor. Anne-babanın, çocuğun manevî gelişmesinde ne derece ehemmiyet arz ettiğine dikkatleri çekiyor.


Duâmız o ki, Âlemlerin Rabbi, küçük âlemimiz olan âile hayatımıza, rızâsına mutabık, Resûlü’nün hoşnûdiyetine muvâfık bir hâli ihsan etsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder